SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CİHAD VE’S-SİYER

<< 1275 >>

باب: يقاتل عن أهل الذمة ولا يسترقون.

174. İSLAM ÜLKESİNDEKİ GAYRİ MÜSLİM VATANDAŞLARI KORUMAK İÇİN SAVAŞILIR VE BU KİŞİLER KÖLELEŞTİRİLMEZ

 

حدثنا موسى بن إسماعيل: حدثنا أبو عوانة، عن حصين، عن عمرو بن ميمون، عن عمر رضي الله عنه قال:

 وأوصيه بذمة الله وذمة رسوله صلى الله عليه وسلم، أن يوفى لهم بعهدهم، وأن يقاتل من ورائهم، ولا يكلفوا إلا طاقتهم.

 

[-3052-] Hz. Ömer Ebu Lu'lue tarafından yaralandığı zaman şöyle demiştir: "Allah'ın ve Resulü'nün ahdine riayetle ona dokunmamanızı vasiyet ederim. Onlara verdiğiniz güvenceyi / ahdi yerine getiriniz, onları korumak için savaşınız ve onlara güçlerinin yetmeyeceği ağır vergiler yüklemeyiniz."

 

 

AÇIKLAMA:     İslam ülkesindeki gayr-i müslim vatandaşlar kendileriyle yapılan anlaşmayı bozsalar bile köleleştirilmezler. İbnü'l-Müneyyir bu hükmün Hz. Ömer'in sözünde geçen "Vasiyet ederim" ifadesinden alındığını söylemiştir. Zira bu ifade onlara i~'; davranılmasını ve şefkat gösterilmesini istemektedir. Bu da köleleştirilmemelerini gerektirir. Fakat İbnü'l-Kasım yapılan anlaşmayı bozmaları halinde bunların köleleştirileceklerini söylemiştir. Ancak Eşheb ve alimlerin çoğunluğu onun bu görüşüne muhalefet etmişlerdir. Bu tartışmanın konusu ise şu meseledir: "Düşman taraftan birisi, İslam ülkesi vatandaşı olan bir gayri müslimi (zimmi) esir ettikten sonra başka bir savaşta Müslümanlar bu zimmiyi esir alırsa, söz konusu zimmı köle olur mu olmaz mı?"

 

İbn Kudame zimmllerin köleleştirilemeyeceği konusunda görüş birliği (icma') bulunduğunu nakletmiştir. Ancak anlaşıldığı kadarıyla o İbnü'l-Kasım'ın farklı görüşünden haberdar değildir. İmam Buhari ise bu farklı görüşten haberdar olduğu için bu başlığı kullanmış olabilir.

 

 

باب: جوائز الوفد.

هل يستشفع إلى أهل الذمة ومعاملتهم.

175. GÖRÜŞMEK İÇİN GELEN HEYETLERE HEDİYE VERİLMESİ

 

176. ZIMMİLERE VE ONLARIN İŞLEMLERİNE ARACILIK EDİLİR Mİ?

 

حدثنا قبيصة: حدثنا ابن عيينة، عن سليمان الأحول، عن سعيد ابن جبير، عن ابن عباس رضي الله عنهما: أنه قال: يوم الخميس وما يوم الخميس، ثم بكى حتى خضب دمعه الحصباء، فقال:

 اشتد برسول الله صلى الله عليه وسلم وجعه يوم الخميس، فقال: (ائتوني بكتاب أكتب لكم كتابا لن تضلوا بعده أبدا). فتنازعوا، ولا ينبغي عند نبي تنازع، فقالوا: هجر رسول الله صلى الله عليه وسلم؟ قال: (دعوني، فالذي أنا فيه خير مما تدعونني إليه). وأوصى عند موته بثلاث: (أخرجوا المشركين من جزيرة العرب، وأجيزوا الوفد بنحو ما كنت أجيزهم). ونسيت الثالثة.

وقال يعقوب بن محمد: سألت المغيرة بن عبد الرحمن، عن جزيرة العرب، فقال: مكة والمدينة واليمامة واليمن. وقال يعقوب: والعرج أول تهامة.

 

[-3053-] İbn Abbas'ın: "Perşembe günü! Ah Perşembe günü nedir siz nereden bilirsiniz ki?!" deyip ağladığı, gözyaşlarının yerleri ıslattığı ve daha sonra şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hastalıktan duyduğu ızdırabı Perşembe günü iyice artmıştı. Bize şöyle buyurdu: "Bana yazı malzemeleri getirin de size bundan sonra ebediyyen sapıklığa düşmenize engel olacak öğütler yazayım!"

 

Bunun üzerine orada bulunanlar istenen malzemenin getirilip getirilmemesi konusunda görüş ayrılığına düştüler. Halbuki hiçbir Nebiin huzurunda böylesi bir tartışma yakışık almaz. Sonra oradakiler: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hastalığın etkisiyle sayıklıyor" dediler. Bir süre sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Beni rahat bırakın! Benim şu anda içinde bulunduğum durum kesinlikle sizin benden istediğiniz şeylerden daha hayırlıdırı" buyurdu ve ruhunu teslim ederken üç şey vasiyet etti: "Müşrikleri Arap yarımadasından çıkarını Size gelen heyetlere tıpkı benim verdiğim gibi hediyeler verin!" Üçüncü vasiyetinin ne olduğunu ise unuttum."

 

Yakub İbn Muhammed ez-Zühri şöyle demiştir: "Ben Muğire İbn Abdurrahman'a Arap yarımadasının sınırlarını sorduğumda bana: Mekke, Medine, Yemame ve Yemen'dir" diye cevap verdi."

 

 

AÇIKLAMA:     Arap yarımadası aslında daha geniş bir alanı kapsadığı halde müşriklerin barınmasının yasak olduğu yerler Mekke, Medine ve Yemame ile bunların civarıdır. Zira bütün bilginler Yemen de Arap yarımadası sınırları içerisinde olduğu halde orada müşriklerin barınabileceğini söylemişlerdir. Bununla birlikte konunun ayrıntılarında görüş ayrılıkları vardır. Alimlerin çoğunluğu yukarıda sayılan bölgelere müşriklerin giremeyeceğini söylemişlerdir. Hanefilere göre mescid dışındaki bölgelerde barınmaları ve bulunmaları mümkündür. İmam Malik müşriklerin ticaret amacıyla harem bölgesine girebileceklerini söylemiştir. İmam Şafii' ise görüşünü şöyle açıklamıştır: "Müşrikler ancak devlet başkanının izni ile harem bölgesine girebilirler. Bu iznin verilebilmesi de Müslümanların yarar sağlayıp sağlamayacağına bağlıdır."

 

 

باب: التجمل للوفود.

177. GELEN HEYETLERİ GÜZEL KIYAFETLERLE KARŞILAMAK

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثنا الليث، عن عقيل، عن ابن شهاب، عن سالم بن عبد الله: أن ابن عمر رضي الله عنهما قال:

 وجد عمر حلى إستبرق تباع في السوق، فأتى بها رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: يا رسول الله، ابتع هذه الحلة، فتجمل بها للعيد وللوفود، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (إنما هذه لباس من لا خلاق له، أو: إنما يلبس هذه من لا خلاق له). فلبث ما شاء الله، ثم أرسل النبي صلى الله عليه وسلم إليه بجبة ديباج، فأقبل بها عمر حتى أتى بها رسول الله صلى الله عليه وسلم، فقال: يا رسول الله، قلت إنما هذه لباس من لا خلاق له، أو إنما يلبس هذه من لا خلاق له، ثم أرسلت إلي بهذه؟ فقال: (تبيعها، أو تصيب بها بعض حاجتك).

 

[-3054-] Abdullah İbn Ömer r.a.'den nakledilmiştir: Bir gün Hz. Ömer mescidin kapısında (Utarid İbn Hacib tarafından) satılığa çıkarılmış ipek bir elbise gördü ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: "Ey Allah'ın Resulü, şu ipek elbiseyi satın alsanız ve bayram günleri ile. heyetleri kabul ettiğiniz günlerde giyseniz!" dedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Bu elbiseyi ancak ahirette bundan hiçbir nasibi olmayan kimseler giyer."

 

Daha sonraki günlerde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ipek elbiseler getirildi ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunlardan birini Hz. Ömer'e gönderdi. Hz. Ömer bu elbiseyi alarak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü, Utarid'in sattığı ipek hakkında, "Bu elbiseyi ancak ahirette bundan hiçbir nasibi olmayan kimseler giyer" buyurmuştunuz. Halbuki daha sonra bana giyme m için bu ipeği göndermişsiniz" deyince Hz. Nebi şöyle buyurdu: "Bu ipeği satarsın veya bir kısım ihtiyaçların için kullanırsın diye sana gönderdim."

 

 

AÇIKLAMA:     İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: "İmam Buhari başlıkta ifade ettiği görüşünün delili olarak bu rivayeti nakletmiştir. Bu rivayetin onun görüşüne delil oluşu ise şöyledir: Resulullah (s.a.v.), Hz. Ömer'in heyetlerin karşısına şık elbiselerle çıkma teklifini değil giyilmesi yasak olan elbiselerle çıkmayı kabul etmemiştir."